Sunday, October 31, 2010

My favourite songs

Rachel Starr- Till there was you ,Groove Armada-My Friend , Late Night Alumni-Empty Streets, Gnarls Barkley- Crazy, Martin Solveig- Jealousy, Tom Novy- Your Body, Rebeka Brown-Sun rising up, S. O.S-Falling down, Sean Hayes-Dream Machine, Mylo vs Miami Sound Machine-Drop the pressure, Dr Kucho Belmondo Rulez-It's all about you, Kurtis Mantronik-How did you know?,Michael Gray-The weekend, DIRTY VEGAS-DAYS GO BY, JJ Flores Sin Plomo rmx-It's you, Gadjo-So many times, Juliet-Avalon ,Armand van Helden-Everytime I feel, AKON-LOCKED UP//GHETTO, Milk Sugar-Has your man got soul ?, Roger Sanchez-Lost, Angie Stone- Wish I didn't miss you,  Outwork-Electro, Samantha James-Rise , Chris Lake- Changes, Karen Overton- Your Loving Arms, Eric Smax-Our Roots, Fish go deep - The cure and The Cause, Bootie luv-boogie 2nite, Mary J Blige- MJB da Mvp, Rask&Salling-Put out the fire ( feat. Lene Riebau ), Copyright Feat. Imaani-I pray, Ben Macklin- Feel together, Camille Jones-The Creeps, Atrium- In love with you, Rachel Starr-Crash, TANTO PROJECT-PERFECT COLOR, Booty Luv- Shine , Bob Sinclair-Sound of Freedom, CREAVIBE-WONDERFUL LIFE, C-side- My Passion, Tom Novy- My House, HOUZECRUSHERS-TOUCH ME, Very Nice People-I'll make you high, Sia-Breathe Me ( Mylo remix ), David Vendetta- Break for love, Cedric Gervais- Spirit in my life , David Vendetta+Rachael Starr- Bleeding Heart, Lady-Easy Love, One More Time- Daft Punk

My favourite movies

 Amores Perros, L'ultimo Bacio, Dead Poet Society, Les Miserables, Dangerous Liasions, Life of Brian, Primal Fear, Snatch, Usual Suspect, Elizabeth, L'auberge Espagnole, Le Grand Blue, Quando una Donna non Dorme, Irreversible , Jeux d'enfants, The Barber of Siberia, Le Fate Ignoranti ,Trois Couleurs Blanc, Malena, Rosenstrasse, O Outro Lado da Rua, Ricordati di me , Ondskan, Billy Elliot, Anlat Istanbul, Vatel , The Notebook , Powder , La Bestia nel Cuore, The legend of 1900, The House of Mirth, Respiro, La Stanza del Figlio, 8 Femmes, Madam Bovary, Noi Albinoi, Secret Woman, Cache, Naked Lunch, Marquis de Sade, Hard Candy, Angela, A Very long Engagement, Requiem for a Dream, Quatre Etoiles, La Pianiste, Saturno Contro , Becoming Jane, Notes on a Scandal, Nel Mio Amore, Volver, Novo, Tout pour Plaire , Gustav Klimt, Luther, Marie Antoinette, V for Vendetta, Eternal Sunshine of the Spotless Mind

The famous leos

Madonna, Jenifer Lopez, Kevin Spacey ,Robert De Niro, Robert Redford, Sean Penn,
Whitney Houston , Halle Berry, Charlize Theron, Antonio Banderas, Melanie Griffith, Jean Reno, Steve Martin, Patrick Swayze, Sandra Bullock, Arnold SW.,Louis Armstrong ,Napoleon Bonaparte, Fidel Castro,
Coco Chanel, Bill Clinton, Alfred Hitchcock, Iman, Mick Jagger, Magic Johnson, Stanley Kubrick, Mussolini, Edward Norton, Matthew Perry, Roman Polanski, Beatrix Potter,
Pete Sampras, George Bernard Shaw, Martin Sheen, Shelley,Christian Slater ,Wesley Snipes,
Danielle Steel, Hilary Swank, Audrey Tautou, Louis Vuitton, Yves Saint Laurent, Andy Warhol,
Isaac Hayes, Dustin Hoffman ,Cengiz Han, Ugur Mumcu , Geri Halliwell, Mata Hari, Matthew Perry,
Isam Bachiri ( Outlandish ), Laurence Fishburne (Morpheus-Matrix), Emanuel Beart,
Alejandro González Iñárritu, Colin Steele McRae, Eric Bana, Ben Affleck, Tori Amos, Henry Ford, Jonathan Rhys Myers (the Tudors ), Jeremy Piven

Dünyaya ve Hayata

riyle bakmayacaksın...bol bol okuyup, gezip görüp, her milletten adamla tanışıp, kültürlerine vakıf olacaksın...önyargılardan kendini sıyıracaksın...kendi fikirlerini kendin oluşturacaksın...içinde yaşadığın evrenin birçok sırrı barındırdığını bilip, araştırmacı bir kişilik olacaksın...arayacaksın ki bulasın...soru soracaksın ki önünde duran cevabı görebilesin...bu hayat sana verilen bir hediye ve senin bu hediyeyle ne yaptığın çok önemli...

haydi kolay gelsin...

Kalp

Kırmayacaksın...

Merhametli ve hoşgörülü olacaksın...

Cömert olacaksın ve yardım yapmak için her fırsatı kollayacaksın...

şu yanda gördüğünü karşılıksız seveceksin...

Seven

iki gönül arasında uzaklık diye birşey yoktur...

sahipleri uykudayken bile, muhabbet halindedirler...

bir an bile susmazlar, muhabbete doymazlar

sen istesen de uslanmazlar

onlar artık iki yaramaz çocukturlar

hiçkimseden

korkmazlar...

!!!

GüL Vadisi

Bulgaristan

Seni seçtim

var mı bir itirazın ?

var mı bir itirazı olan ?

olsa da çok da umurumdu...

Sefa ve Cefa

Şeytan sadece acele işe karışmaz, aceleye getirilen aşka da karışır…

Telaşla yaşamayacaksın duygularını…

Tadına vara vara yudumlayacaksın her bir aşk-ı damlayı…

Hissedeceksin acıyı da sevinci de

Sefasını da süreceksin aşkın cefasını da…

Ağlayacaksın da güleceksin de…

Savaşacaksın da sevişeceksin de…

Kısacası  her şeyi yapacaksın ama onu aceleye getirmeyeceksin…

Yoksa o şeytan bir lokmada yutar

 “ dışı olmuş, içi olmamış sevdanı "

Vaz geçmek

Seven insan sevdiğine kızar, bağırır, öfkelenir, küser,

bozulur, darılır, içerlenir, ama asla

ondan vazgeçmez...

eğer birisi sizden vazgeçmişse sevgili okurlarım

ona kızmayın, bağırmayın, öfkelenmeyin, küsmeyin,

bozulmayın, darılmayın, içerlemeyin,

sadece ondan vazgeçin...

"Öz" lemek

Virgin Queen of England

* A clear and innocent conscience fears nothing.
* Do not tell secrets to those whose faith and silence you have not already tested.
* He who placed me in this seat will keep me here.
* I know I have the body of a weak and feeble woman, but I have the heart and stomach of a king, and of a king of England too.

* There is nothing about which I am more anxious than my country, and for its sake I am willing to die ten deaths, if that be possible.


 

Rövanş

"Birisine bir zarar verdiyseniz ve karşılığında o kişi size hiçbir şey yapmadıysa,

o insandan sakının !

sizi asla affetmeyecektir, bu bir

sizin de kendinizi affetmenize asla izin vermeyecektir, bu da iki"

George ustadan...

G. B. Shaw

George Bernard Shaw, Churchill'i kendi yazdığı Pgymalion oyununun ilk gecesine davet eder ve davetiyeye şu notu yazar:

 İlişikte iki kişilik bilet bulacaksınız, bir dostunuzu da getirebilirsiniz; tabi eğer bir dostunuz varsa!

Churchill, daha önce başka bir yere söz verdiği için oyuna gelemeyeceğini belirterek özür dileyen bir mektup yazar, biletleri iade eder ve bir not ekler:

Piyesinizin ikinci gecesine gelebilirim, tabi eğer ikinci gece oynarsa...

Ne boş bir soru

İnsanlar sadece şöyle zamanlarda sorarlar "bu soruyu"

Bir davete katılıyorsunuz...ve geldiğinize çoktan bin pişman olmuş, öylece etrafınıza bakınıyorsunuz...eğlenmediğiniz gayet aşikarken

" iyi vakit geçiriyor musunuz?" diye sorar davetlilerden biri..

Hakikaten de,

 eğlenen birine " eğleniyor musunuz? " diye sorulduğunu henüz ne duydum ne de gördüm...

William Wallace

İrlandalıları Seviyorum

İçerken kullandıkları ve çoğunun ezbere bildikleri , atalarından öğrenmiş oldukları dizeler vardır...içerken hepsi bi anda kadehlerini kaldırır ve bi ağızdan şöyle derler :

Here's to cheating, stealing, fighting, and drinking.
If you cheat, cheat death.
If you steal, steal a woman's heart.
If you fight, fight for a brother.
If you drink, drink with me!

" Kadehimizi aldatmaya, çalmaya, savaşmaya ve içmeye kaldırıyoruz.
  Eğer aldatacaksan, ölümü aldat.
  Eğer çalacaksan, bir kadının kalbini çal.
  Eğer savaşacaksan, bir kardeşin için savaş
  Eğer içeceksen de, benle iç"
 

Saturday, October 30, 2010

Hangi filminden ?

Manga

Japonlar olayı bitirmiş

Candy & Anthony

İlla ki

Hayatımıza giren hemen hemen herkesten birşeyler öğreniriz...

bazılarının sayesinde sevmeyi,

bazılarının sayesinde güvenmeyi,

bazılarının sayesinde de

göründükleri gibi olmadıklarını

oldukları gibi görünmediklerini...

Gerçek

Arkasından gitmeye

Peşinden koşulmaya

layık olan tek şeydir..

gerçek senin için ne ise, onun ardından git

hiçbir kavuşma, hiçbir kucaklaşma

gerçekle buluşman kadar gerçek olamaz

işte o andan itibaren, sahte olan her ne ise, her kim ise

bir bir dökülmeye başlar

çürük elmalar misali...

Bana gelen bir mail...okuyun

Yolu yarılayan kadın sevgisinde ve öfkesinde cömerttir. Onunla olan erkeğin her şeye hazır olması gerekir.

'Yaş otuz beş, yolun yarısı eder' deyince şair, yolu yarılayan kadınlar aklıma gelir.

Ne aradığını ya da ne aramadığını bilen kadınlar.

Aşkı, sevdayı mutlaka tatmış olurlar.

Bu nedenle onları yüzeysel duygularla kandırmak mümkün değildir.

Aşkın da aşksızlığın da kokusu bu kadınlara sizden önce gelir.

Ömrünün diğer yarısını kendini geliştirmeye adayacağından bilinçleri doruğa yükselir.

Akıl ve bedenle birlikte girdiği ortama renk ve ışık verir.

Yolu yarılayan kadınlarla kolay ve zor bir hayat iç içedir. Sevgisinde de, öfkesinde de cömerttir.

Evet anlamına gelen kadınsı hayırlarla kapris yapılmayacağını çoktan öğrenmiştir.

Erkeğin ne ardından gelir, ne de ilerisinde olmak için didinir.

Yan yana, can cana duruşlar tercihidir.

Bazen bir anne şefkati, bazen de bir aslan kükremesi ile şaşkınlığa çevirir.

Onunla birlikte olan erkeğin her şeye hazır olması gerekir.

Yolu yarılayan kadınlar duygularını yaşamasını bilir.

Davranışları sebepsiz değildir.

Kalbi kırıldıysa ağlar, ağlayışının sebebi erkeğin ona sunacağı sevgi değildir.

Mutluysa kahkahalar atar, gülüşünün sebebi dikkat çekmek değildir.

 Seviyorsa kıskanır, kıskanç oluşunun sebebi kendine güvensizlik değildir.

 Üzgünse omuz arar, destek istemesi çaresizliğinden değildir.

 Suskunsa sebebi vardır, kendi haline bırakılması gerekir.

Yolu yarılayan kadınların hissiyatı kuvvetlidir.

Aldatıldığını sezgilerini kullanarak gün ışığına çıkarır.

Veda vakti geldi demenize bile gerek yoktur.

O verdiğiniz mesajı çoktan anlayıp kendi yolunu tutmuştur.

Her gidiş kadını daha da kadınlaştırır.

Gidenin ardından bakacak kadar hayatın uzun olmadığını anlamıştır.

 Ve gizem kadına en çok bu yaşlarda yakışır.

> Özden Horan

Özlü Sözler

1.The fate of love is that it always seems too little or too much...Amelia Barr

2.In her first passion woman loves her lover

   In all the others all she loves is love...Lord Byron

3. If grass can grow through cement, love can find you at every time in your life...Cher

4. Experience shows us that love does not consist in gazing at each other

   but in looking together in the same direction

5. The love that lasts longest is the love that is never returned...W Somerset Maugham

6. If somebody says " I love you" to me, I feel as if I had a pistol pointed at my head. What can anybody reply under such conditions but that which the pistol- holder requires ? " I love you, too"

Cesaret

kelime olarak da anlam olarak da yüklü ve de güçlüdür...yani

kelimeyi söylerken bile nefesinizi daha bir kuvvetli sarfetmeniz gerekir...

cümle içinde mi kullanacaksınız :

" Sevmek kolaydır ama o sevgiye sahip çıkmak cesaret ister " mi diyeceksiniz

tonunuz bile değişir "cesaret" derken....

her kelimeyi cılız bir tonda söyleyebilirsiniz ama bu kelimeyi söleyemezsiniz...

kısaca, cesaret ister

" cesaretim var " demek

Dün Akşam

uyumadan önce...  küçük küçük hikayelerden oluşmuş bir kitabım var,

hadi biraz okuyayım dedim...

rastgele bir sayfa açtım...

600 sayfalık kitabın içinden karşıma "love" başlıklı hikaye çıktı...

zaten bugünlerde pek bi yoluma çıkar oldu...

ya ben hazırım love'ı yaşamaya

ya da love hazır

beni bulmaya...

Friday, October 29, 2010

Vaktiyle

bir arkadaşım şöyle demişti...

bir insanı ne kadar düşünüyorsanız, o da sizi o kadar düşünüyordur...

eğer öyleyse

ne mutlu ona...

ne mutlu bana...

Vincent Cassell and his wife Monica Bellucci



Dangerous Liasions




okyanusta damla

bildiğimiz bilmediğimizin,

..................'da biri

Boşluğa bildiğiniz en yüksek rakamı yazabilirsiniz

o yazdığınız da görünmeyenin ................'da biri

;)

Gözyaşı

İnsanı diğer canlılardan ayıran tek özelliği düşünebilme yetisi değildir...

mutluluktan yada mutsuzluktan

ağlayabilme özelliğidir...

ayrıca, onu insan olmayan insanlardan da ayırır

gözyaşı...

Çorba

Sevgiyi neye benzetiyorum biliyor musunuz ?

kış günü içilen tavuk suyuna yapılmış tel şehriye çorbaya...

ikisi de içini ısıtır...

Adsız

Ahmed, Mehmed, Mahmud

Kerem, Kaan, Kamil

bir sürü isim var şu dünyada

bi de adı "Adsız" olanlar var

ne ilginç...o kadar isim var ve sen çocuğuna bir isim bulamıyorsun bunca ismin içinden

 "Adsız" diye adlandırıyorsun çocuğunu...

mesela Mustafa koy, mesela Kemal koy adını...

daha da güzeli,

Mustafa Kemal de

bakarsın Musatafa Kemal'e benzer...

sana da bana da umut olur...fena mı ?

YOL

Doğru insanı seçmeyi öğrenmek, tüm "öğrenme" eylemlerinin en önemlisidir şu dünyada...

müdür müsün ? adam mı alacaksın şirkete ? terzi misin ? Çırak mı alacaksın dükkana ? Fabrikatör müsün ? İşçi mi alacaksın fabrikaya ?

naparsın ? doğru insanı alırsın...

hayatına da birini mi sokacaksın ?

hakkında "doğru bir insan" denilen kişiyi alacaksın içeriye...

en azından doğru bir insanla yaşamış olacaksın

yanlış da olsa yaşadığın...

Hamsi

O kadar heyecanlıyım ki ne yazacağımı unuttum...halbuki 1 dakika önce iLham fısıldamıştı kulağıma ne yazacağımı...

demek ki bu "öz" öyle kuvvetli bir şeymiş ki ilham milham dinlemiyor

bana sadece beni dinle diyor...

peki neden mi heyecanlıyım...neden mi içimde bir heyecan var ?

söyliyeyim...

hamsi sezonu başladı da ondan...

şükür kavuşturana...

Aşık

olup olmadığını nasıl anlarsın ? ama gerçek aşktan bahsediyorum...o kocaman sevginin tam ortasında duran öz be öz "öz" den bahsediyorum...

nasıl anlarsın biliyor musun ?

en büyük korkun, onun kalbini kırmak olmuşsa

en büyük mutluluğun, onun mutlu olması olmuşsa

en büyük yokluğun onun yokluğu olmuşsa

sen o özü yakalamışsın

sakın da bırakma...

.....::::......::::........:::::

Bazısını diğerlerinden daha bi farklı seversiniz...

çünkü onları farklı kılan, herkeste olmayan bir ışığa sahiptirler...

onları sevmek ne kadar güzelse

onlar tarafından sevilmek de bir o kadar güzeldir...

3 milyarda bir olasılık

The odds of going to the store for a loaf of bread

and coming out with only a loaf of bread are three billion to one. 

~Erma Bombeck


yani...

bir somun ekmek almak için bakkala gidip de

sadece bir somun ekmek alarak o bakkaldan çıkma olasılığınız 3 milyarda 1 :)

Özgürlük

We are driven by five genetic needs:

survival, love and belonging, power, freedom, and fun.”

William Glasser

5 genetik ihtiyaç :

hayatta kalabilme, sevgi ve aidiyet duygusu, güç, özgürlük ve eğlenme

ben de 6.yı ve hatta 7.yi ekleyeyim

sevdiğini koruma ve kollama

paylaşmak...

Atam...özlüyorum seni çok

Thursday, October 28, 2010

yine Mevlana...okyanus okyanus !

Konstantiniye(İstanbul)'den bir bilgin rahip vardı. Mevlana’nın bilimine, yumuşaklığına ve alçak gönüllüğünü duymuş ve ona aşık olmuştu. Mevlana’yı görmek üzere Konya’ya geldi. Diğer rahipler onu karşılamaya geldiler. Yolda Mevlana’ya rastladı ve ona 3 defa secde etti. Secdeden başını kaldırınca Mevlana’nın da secde etmekte olduğunu gördü. Bunun üzerine rahip, elbiselerini yırttı ve ve “ Ey dinin sultanı, benim gibi zavallı ve kirli birine karşı gösterdiğin bu ne alçak gönüllük ve kendini hor görmektir?” dedi. Bunun üzerine Mevlana, Hz. Muhammed’in şu hadisini söyledi: “ Ne mutlu o kimseye ki, Tanrı onu malla, güzellikle, şerefle ve saltanatla rızıklandırdı ve o şerefi ve alçak gönüllüğü ile kendini hor görmektedir.” Sonra ilave etti: “Tanrı kullarına karşı nasıl alçak gönüllülük göstermeyeyim ve niçin kendi küçüklüğümü belirtmiyeyim. Eğer bunu yapmazsam, neye ve kime yararım.” (Eflaki I:573-574).

Tasavvufta herkesi kendinden üstün göreceksin ki, içindeki gururu, kibiri yok edip, olgun insan olma yolunda mesafe kat edebilesin. Eğer kendini herkesten üstün görürsen, kendini düzeltme ve olgunlaştırma yönünde bir adım dahi atamaz, ruhsal anlamda en küçük bir geliştirme gösteremezsin.

Tasavvufta, gururlu ve kibirli olmaya şeytan bir örnektir. Başlangıçta meleklere hocalık edecek kadar bilgi ve fazilete sahip olan şeytan, kendi üstünlüğünü dile getirerek Adem’e secde etmeyi reddetmiş ve sahip olduğu bütün meziyetleri kaybederek çok aşağı bir dereceye düşmüştür. Bunun için mutasavvıf, bu ibret verici örneği daima göz önünde tutmak zorundadır.

Mevlana'dan

Yüz kişinin içinde aşık,

gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.

Jinet'e teşekkür etmek istiyorum...

çünkü o kafamı ütülemeseydi..."blog aç , blog aç " diye

bu yazdıklarım içimde kalacak ve dışarı çıkamayacakları için buharlaşıp gideceklerdi...

saol kanka...

başıma iş açtın :)

ve iyi ki doğdun dünyanın en tatlı kardeşiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

40 yıllık happy birthday şarkısını alaturkaya çevirip hepimizi mahvettin :)

ama olsun...sen bizim başımızın tacısın

 seni çok seven ablan aslan kraliçe...

Sen

kendine, sana benzemeyen birini, istesen de çekemezsin...

sen neysen, senin hayatına girenler de senin gibi olacaktır...illa ki...

mesela...

senin vücudun yüzde yüz doğal değil mi ?

senin vücuduna bir plastik parçası yerleştirsek, bünyen bunu kabul eder mi ?

etmez...

mesela,

bir işyeri düşünün...içinde 7 tane ofis var...ve bu ofislerden biri çok keyifli bir şekilde çalışmakta...e haliyle kendilerine neşeli bir ortam yaratmaktalar...ve bir gün bu işyerine yeni bir eleman alınır...enerjisi düşük olan bu kişi, modu negatif olan bu insan, sizce hangi ofiste kendine yer edinmeye çalışır ?

tabi ki cevap çok basit...

geriye kalan 6 ofisten birinde...

Farkındalığını

arttırdığın an

sana verilen hediyelerin de farkına varırsın

bunları teker teker kutularından çıkarmaya başlarsın...

bu hediyeleri kullanmaya başlarsın...

ve bu hediyelerin sana boşu boşuna verilmediğini ,

 insanoğluna hizmet etmek için verildiğini anlamaya başlarsın...

insanlığın ortak idealine hizmet etmeye başlayınca

hayatın anlam kazandığını

görmeye başlarsın...

işte o zaman görmeye başlarsın...

ve aslında o ana kadar hiçbir şey görmemiş olduğunu

anlamaya başlarsın...

YOKSA

kendine iyi davranmayana, kimse iyi davranmaz...

kendi değerinin farkında olmayanın

değerini kimse bilmez...

Açın gözlerinizi

ne görüyorsunuz ?

herşeyi değil mi ?

şimdi kapayın...

hiçbirşeyi...değil mi ?

demek ki, sen varsan herşey var...

sen yoksan, hiçbirşey yok...

siz işte bu kadar önemlisiniz...

o yüzden,

değerinizi bilin

ve kendinize ona göre davranın...

Herkes kendi evreninde...herkes kendi aleminde

herkes kendine, kendince bir dünya, bir varoluş alanı yaratır...

herkes kendi dünyasına benzeyen, kendi dünyasına yakın dünyaları tercih eder...

tercih etmediğinizde, sorun başlar...

o yüzden,

her gün kendinize aşağıda yazdığım duayı tekrar tekrar okuyun...

aklen, ruhen, kalben, bedenen

 bana yakın, benle aynı frekanslarda dolaşan

benim bilinç düzeyimde

" benim aradığımı arayan "

o güzel insanı karşıma çıkart Yarabbim...

I have a dream...bir hayalim var !

mesela biriyle tanıştınız...

keşke kimse birbirine kırıtmasa...

keşke iki taraf da kendini iyice belli etse...

keşke birbirlerinin karşısında olabildiğince kendileri olsalar...

o zaman

her 100 tanışmadan, 90ı ilişkiye dönüşmeden temiz temiz yoluna devam eder...

kalan yüzde 10'luk dilim de sağlıklı ilişkiler yaşamak üzere yola çıkar...

işte ancak öyle bir dünyada, mutluluğu yakalamış oluruz...

tabi,

öyle bir dünya yok da ...

Doğu batıya, batı da doğuya muhtaç

Batı ne zaman sıkışsa, bir dar boğaza düşse hemen doğudan yardım alır...

günümüzde bu daha çok manevi hususlarda ortaya çıkmaktadır...

adamın herşeyi var ama birşeylerin eksikliğini duymaktadır...

kimisi Buddha'ya koşar...

kimisi kabalaya sarılır...

kimisi Mevlana'ya koşar...

sarılacak birini bulamayan da

kendisine sarılır...

öylesini gördüğünüzde,

hemen ona sarılın,

o kendisine bir zarar vermeden...

İsim

aşıklara dikkat edin...

aşık oldukları kişinin ismini nerede görürlerse görsünler heyecanlanırlar...

Mesela Murat diye birine mi aşıksınız...

sokakta yürürken "Murat Market" levhasını bile gördüğünüzde kalp atışınız hızlanır...

e aşk bu,

seni heyecanlandırmak için her fırsatı kullanır...

Bir insanın bir yüzü olur, bin değil

adamına göre, mekanına göre, durumuna göre , olayına göre

davrananlardan hiç haz etmem...

bir tane kafan var ve orada duran da bir tane yüzün var...

o yüzü kullanmayıp da, kendine yeni yeni yüzler yaratıyorsan

karşıma çıkma yeter...

yine bizde olup da

başka bir dilde olduğunu düşünmediğim bir mecaz...

içine sinmek...

ne mutlu o kişiye ki,

aldığı bir eşya için..." ohh çok içime sindi valla" demesi

ne mutlu o kişiye ki , yaptığı bir seyahatten sonra "ohh çok içime sindi...harika bir tercih yapmışım" demesi

ve yine, ne mutlu o kişiye ki, beraber olduğu kişi için

" bırakın içime sinmeyi, ben bu adamı hücrelerime kadar sindirmişim" demesi

SaL Gorda...Amsterdam...Tapas Restaurant




tipik İspanyol

yine yüksek tavan

yüksek tavan...yüksek pencere

orda olmak vardı

Nasıl ?



Hypatia

Wednesday, October 27, 2010

herkesin formulü kendine

benimki çok basit...

ne kadar güveniyorsam, o kadar seviyorum...

yani

sevgi = güven


 

böyle uslu oturduğuna bakmayın

ufak bir yanlışınıza bakar...

önce ...sonra


bunlar da tasarımın kralı

mustang

bir tasarım harikası...

tıkanıklığın açıldığını nasıl anlarsınız ?

tekrardan ıslık çalmaya başladınsa...

yeniden dans etmeye başladınsa...

eskisinden daha güzel gülmeye başladınsa...

sen açılmışsın,

akışa kapılmışsın

akışına bırakmışsın

sen daha bir daha kapanmazsın...

Sor...korkma

ne aradığını bilmedikçe, onu nerede bulacağını da bilemezsin...

aradığın huzur mu ? aşk mı ? heyecan mı ? para mı ? macera mı ?

önce bunları sor kendine...

bunları kimse sormuyo kendine...

çünkü korkuyo eğer öğrenirse derdi ne,

kızmaya başlayacak kendine

ben burada ne yapıyorum diye...

uzun ince bir yoldayım

Uzun İnce Bir Yoldayım
Gidiyorum Gündüz Gece
Bilmiyorum Ne Haldeyim
Gidiyorum Gündüz Gece

Dünyaya Geldiğim Anda
Yürüdüm Aynı Zamanda
İki Kapılı Bir Handa
Gidiyorum Gündüz Gece

Uykuda Dahi Yürüyom
Kalmaya Sebep Arıyom
Gidenleri Hep Görüyom
Gidiyorum Gündüz Gece

Kırk Dokuz Yıl Bu Yollarda
Ovada Dağda Çöllerde
Düşmüşüm Gurbet Ellerde
Gidiyorum Gündüz Gece

Düşünülürse Derince
Uzak Görünür Görünce
Bir Yol Dakka Miktarınca
Gidiyorum Gündüz Gece

Şaşar Veysel İş Bu Hale
Kah Ağlaya Kahi Güle
Yetişmek İçin Menzile
Gidiyorum Gündüz Gece
.........................................................***....................................................................

ne der burada Aşık, deyin bana...

bekliyorum yanıtlarınızı,

merakla...

buralardan çekip gitmek

istiyorsun da gidemiyor musun ? o zaman sana bir sır vereceğim...

aslında buralardan gitmeden de, gidebilirsin buralardan...

nasıl mı ?

biraz zor...ama imkansız değil...

nasıl mı ?

kır kabuğunu...

içinden " yeni sen" çıksın...

işte o kadar...

dünyadaki en güzel çiçek...orkide diyor ki

"Eğer bir insan beni, sana hediye ediyorsa, bil ki onun gözünde, benim senin gözünde olduğum gibiyimdir...beni nasıl görüyorsan, o da seni öyle görüyordur"...dedim ey güzel orkide...sen çok narin, çok özen isteyen bir çiçeksin...sana bakmak, diğer çiçeklere bakmak kadar kolay değil...



Aşkım az kaldı

kavuşacağız...



seni çok özledim pilav çok !

cennet...gidelim inşallah


George B. Shaw ... RIP my friend...

Sorsalar kimle 24 saat vakit geçirmek isterdin diye, bu dünyadan göçüp gitmişler arasından

Tabi ki Atatürk derim...

sonra da GBS ve de Leonardo

Üçünün de dehasına aşığım...

Mesela bakın şu cümleye :

" I dislike feeling at home when I am abroad " said GBS

ne acı...

Bruce Springsteen

Ağustos 92'de Q dergsine verdiği bir röpörtajda şöyle demiş :

Success makes life easier,

It doesn't make living easier...

hoşuma gitti,

paylaşayım dedim...

nasıl oluyor da

sevdiğiniz biri , aslında çok da güzel veya yakışıklı değilken, dünyanın en güzel kadını

veya en yakışıklı erkeğine dönüşebiliyor gözünüzde...

ve artık o bir çift göz, ondan başkasını göremiyor hale geliyor...

ben buna mucize derim

başka da birşey demem...

hep almak olmaz

hayat bazen çok bonkör davranır bizlere...

o bol bol verdikçe, biz de bol bol alırız...

ama...

vakti geldiğinde, sen de ona vermezsen

o da vakti geldiğinde, 50 katını alır senden,

alması gerektiğinin...

Sıcağı sıcağına

özellikle sabırsız insanlar duygularını sıcağı sıcağına yaşamak isterler...

ertelemeyi ve de ertelenmeyi sevmezler...

çünkü bilirler ki

o ateş bi anda sönüverir ve karşısındaki kişi şunu söylerken buluverir kendini

" noldu ya, ben ne yaptım? nereye gitti şimdi bu ?"

ben söyliyeyim...nereye mi gitti ?

kim bilir ? !

Tuesday, October 26, 2010

şart şurt olmaz

" eğer " ile başlıyorsa cümleler...

sonu "se / sa " ile bitiyorsa...

bilin ki yaşadığınız ,

yaşadığınızı sandığınızdan başka birşey değildir...

jean Reno...Je t'aime

hayat ne kadar acımasız


Venus...the goddess of love and beauty...Libra

toplayın bu üçünü, ortaya Bridget Bardot çıkar...

bundan sonra,

o güzel bu güzel demeden,

iyice düşünürsünüz artık...





öyle bir geçer zaman ki

anlayamazsın...

bakmışsın merdivenin son basamağına

son on basamak kalmış...

işte o zaman anlarsın

onca basamağı onar onar çıkmaman gerektiğini...

Spontaneity

 yani içinden geldiği gibi, içinden geleni

 hayata vermek hayattan alarak....

 her türlü kontrol mekanizmasını terk ederek

 ana teslim olmak...

yani doğal olmak,

doğal omaya çalışmadan...

kaktüs

çiçekler arasında en külfetsiz, en zahmetsiz olanıdır...

naz niyaz yapmaz...

aşırı ilgi beklemez...

azıcık suyla idare eder...

özgür ruhların bakabileceği yegane bitkidir...

bırakıp gittiğinizde kendi başının çaresine bakabilir...

size asla küsmez...

Lord Bauer

Dış yardım,

yabancı ülkelerdeki fakir insanlardan alınan paranın

fakir ülkelerdeki zengin insanlara verilmesi sistemidir...

Pablo Casals

"The man who works and is not bored is never old "

ancak bu kadar güzel ifade edilebilir...

Allah herkese nasip etsin :)

HayaL ?

şu ışınlanma olayını bir an önce bi gerçekleştirseler...

uçan arabaları bir piyasaya sürseler...

zamanda seyahat etmeyi bir mümkün kılsalar...

olmazzz demeyin...

bugün, yüz yıl önce vefat etmiş bir insanı mezarından çıkarsak ve "al sana bak cep telefonu,bu televizyon bu da  uzaktan kumandası,ha bu da video kamera desek", heralde adam geldiği gibi geri girer mezarına...

şunu söylemek istiyorum...

insanoğlu olamayacak olanı hayal edemez...

ancak gerçekleşebilecek olanı hayal edebilir...

haydi buyrun...

atış serbest...

İlham bi geldi, bi daha da gitmiyor

kimisi yazarak, kimisi çizerek, kimisi söyleyerek, kimisi dans ederek, kimisi bir enstrüman çalarak ve kimisi de yemek yaparak kendini ifade ediyor ....

hepsi kıymetli, hepsi özel...

hepsi birer hediye...

hem kişiye

hem de herkese...

Kolera yıllarında aşk

Florentino çok genç yaştayken Fermina adında bir kıza aşık olur...fakat kızın babası ilişkilerini hiçbir zaman onaylamaz çünkü Florentino fakir bir çocuktur...

Aşkının karşılığını göremeyen Florentino, tüm hayatı boyunca bir sürü kadınla duygusal olmayan ilişkiler yaşar...amacı Fermina'yı unutmaktır...

Bu arada şiir de yazmakta fakat maddi olarak çok sıkıntı çekmektedir...

En nihayetinde para istemek için amcasına gider ve o kadar dil döküp derdini anlattıktan sonra amcasından ne yazık ki şu yanıtı alır...

" Ben çok parası olan fakir bir adamım."

Zavallı Florentino hiçbir şey demeden oradan ayrılır...

ve karanlığına geri döner...

Sunday, October 24, 2010

Matrix

öyle bir filmdir ki...sadece bir veya iki kez izlemeyle asla tam olarak anlaşılamaz...

tam manasıyla anlamak istiyorsanız, her sene bir kere izlemeniz gerekiyor...

bilinç düzeyiniz arttıkça filmden alacağınız mesajlar da artmaya başlayacaktır...

umarım her izleyişte aynı şeyi görenlerden olmazsınız...

Koku

Al Pacino'nun oynadığı filmi hepiniz bilirsiniz...Scent of a woman...

ben de "Brut" diyorum...

Scent of a man...

 :)

Nasıl

Nasıl...kim..nerede...ne

sorularından en önemlisi nasıl sorusudur ve yine önemli olan size sorulan sorulara nasıl cevap verdiğinizdir...

kimle olduğunuzdan çok nasıl bir ilişki içinde olduğunuz, o kişiyle nasıl tanıştığınız, birbirinize nasıl davrandığınız daha mühimdir...

aradan vakit geçip te ayrılsanız bile...

kim olduğu değil ama onu nasıl hatırladığınızdır önemli olan...

Bence

semboller içinde en güzeli, sevginin sembolü olan kalp şeklidir...yüzyıllardır kullanılmakta olan bu sembolden başka bildiğiniz bir sembol varsa sevgiyi simgeleyen bana da söyleyiniz...

Ruh eşi

Yunan mitolojisindeki bir yaradılış hikayesine göre insanoğlu tek vücud üzerinde iki kafası olan ( erkek ve kadın ), dört bacaklı, dört kollu bir yaratıktır...

tüm bu özellilkerinden dolayı asla yorulmayan, yenilmeyen güçlü bir varlıktır...

bu durum tanrıları kıskandırmakta ve kızdırmaktadır...en sonunda tanrılar, Zeus'a gider ve Zeus'u insanlara karşı kışkırtmaya başlarlar...

etki altında kalan Zeus yeryüzüne iner ve kılıcıyla insanları ikiye böler...

işte o gün bugün her kadın ve her erkek diğer yarısını aramaktadır...

kapish ?

" Anlaşılmamak, yanlık anlaşılmak o kadar da kötü müdür ?

Pythagoras ( Pisagor ), Socrates, Luther, Copernicus, Galileo, Jesus, Newton...

yaşamış olan her gerçek ruh, her büyük deha yanlış anlaşılmıştır...

büyük olmak yanlış anlaşılmak yahut hiç anlaşılmamak demektir. "

Ralph Waldo Emerson ( 1803-1882 )

Bütün mesele nasıl baktığınızda

Happiness is nowhere...

Happiness is now here...

Bisiklet

üstündeyken durmadan bedalı çevirmeniz gerekiyor, yoksa düşersiniz...

bazı köpekbalıkları da durdukları an ölüyorlar...o yüzden hep hareket halindeler...

yani,

nerde hareket, orda bereket...

yoksa hareket, hemen et hareket...

Relativity...görecelilik...izafiyet

Einstein bu teorisini ortaya attığında, o ana kadar insanoğlunun zaman ve mekanla ilgili sahip olduğu "ortakaklı" yerle bir etti...

insanlar anlayabilsin diye basit bir dille şöyle anlattı dünyaya...

" Sevgilinizle geçirdiğiniz üç saatle fabrikada çalıştığınız üç saat aynı mıdır ? "

halbuki ikisi de aynı 180 dakika...

zaten bütün din kitaplarında dünyanın yaradılışıyla ilgili ne der ? 6 gün

peki buradaki 6 gün mü ? oradaki 6 gün mü ?

yani buradaki zamanla oradaki zaman bir mi ?

hiç bir olur mu ?

uyanalım...

az kaldı !!!

Bu ne hız...

Dünya neredeyse 5 milyar yaşında...peki sen ey insanoğlu...sen ne kadardır buradasın ?

söyliyeyim...basit matematiksel bir örneklemeyle...

dünya 1 yaşında diyelim...biz insanlar da sedece 2saniyedir buradayız...

peki noldu da binlerce yıl karanlıkta, mum ışığında oturan insan, önce elektrik sonra radyo sonra TV ve şimdiki teknolojiye sahip oluverdi ...sadece şu son 90 yıl içinde...

beyler ve de bayanlar...

hızlandırıldık...

bilinçlendiriliyoruz...

kısaca,

yeni döneme hazırlanılıyoruz...

İndigolar sarmış dört bir yanımı

baktığım heryerde onları görüyorum...

bu da beni çok mutlu ediyor...

KIYAMET alametleri...

ha bu arada Kıyam etmek "ayağa kalkmak" demek...

ayağa kalkacak olan da BİLİNÇLER...

pardon...

kalktılar bile !!!

Kopya

"hedefe giden yolda herşey mübahtır" sözü ne kadar miğdemi bulandırıyor bilemezsiniz...

bu zihniyetteki adamların yapmayacağı çakallık yoktur...bunların lügatında ne Hak vardır ne de haketmek...

ve bu nereden başlar biliyor musunuz ?

okuldan...

bunlar işlerini "kopya" ile götürürler...

ona ait olmayanı / hakketmediği şeyi gayrımeşru yolla edinme becerisi okul yıllarında başlar...

ama bilmezler ki sonunda kaybeden hep böyleleridir...

çünkü olanı biteni her daim izleyen ve de kaydeden öyle bir mekanizma var ki, burada anlatmaya kalksam sayfalar yetmez...

Etonne- moi !

Üniversite'de bir hocam vardı...mesleğini layığıyla ve de hakkıyla yapan , konusuna hakim ve bu yüzden de bildiğini bizlere aktarabilmede usta bir öğretmen...

ve imtihanlardan önce bize hep şöyle derdi : Astonish me !

Şaşırtın beni...

yanıtlarınız basmakalıp, klişe, onun bunun fikri olmasın...

sizin olsun ama orijinal olsun...

canım hocam...

"harç" ta payın büyük...

Korku

Sevgiden korkmak hayattan korkmak demektir...ve hayattan korkanlar çoktan ölmüşlerdir...

ben demiyorum bunu...

Bertrand Russell demiş "Marriage and Morals" adlı eserinde...

halbuki,

sevmekten kim usanır ? tadına doyum olmaz...hangi gönül uslanır, sevenle oyun olmaz, demiş bestekar Teoman Alpay

Ey

Sevgili dünya,

şöyle bir geçiyordum, uğrayayım dedim...

çok kalmayacağım...

nasıl keyifler ?

güzeL Laf sevdim

" Work without love is slavery " demiş Mother Teresa...Türkçe mealiyle "sevmeden çalışmak köleliktir"

yine bir zat, kim olduğunu hatırlamıyorum şöyle buyurmuştu..."Sevdiğim işi yapıyorum, bi de üstüne para veriyorlar"

hadi bir tane de ben söyliyeyim...belki benimki de ileride "atasözü kıvamında özlü söz" kategorisine girer...

"Severek yaptığın, sevdiklerin için yaptığın yemeğin lezzetiyle

hayıflanarak, hevezsiz yaptığın yemeğin tadı bir olur mu ?"

de bakayum, bir olur mu ?

Saturday, October 23, 2010

Tabiat

Tabiyatı iyi gözlemlemek lazım ki kendi tabiatımızla ilgili sinyaller alabilelim...

Ağaçlara bakalım...

bir fidanı ekiyorsunuz ve toprağın altında kök salmaya başlıyor...daha sonra topraktan dışarıya çıkıyor ve göğe doğru yükselmeye başlıyor...

tüm bunları yaparken asla zorlanmıyor...

direnişle karşılaşmıyor ve de direnmiyor...

eğer sizin de hayatınız ve ilişkileriniz böyle ise, ne mutlu size...

ama değilse...

bilin ki ortada büyük bir problem var...

Ketum

Bazı erkekler çok konuşmaz...çok açmazlar kendilerini...içlerinde yaşarlar...bir nevi kapalı kutudurlar...mizaçları böyledir...yaradılışları itibariyle kendilerini ifşa etmeyi sevmezler...


bununla ilgili bir anı aktaracağım sizlere...70 li yıllarda bir evde zuhur etmiş bir olay...

" Ayşe abla... Ali abiyi bi akşam dışarı çıkaralım...bi de içirelim, belki konuşturabiliriz "

abla kardeş güzel bir mekanda yer ayırttırır ve abilerini oraya götürürler...

Boğaz manzaralı, müzikli güzel bir ortamda başlarlar üç kardeş yemeye içmeye ve sohbete...

ertesi günkü konuşmaya hep beraber kulak verelim...

" yine yaptı yapacağını...bütün gece konuşuldu...ama o değil, biz konuştuk...biz onu değil, o bizi konuşturdu"

Venire, Videre, Vincere

Özellikle yaratıcılığın önemli olduğu bir meslekle meşgulseniz muhakkak ziyaret etmeniz gereken bazı yerler var bu güzel dünyada...

* Afrika

* Güney Amerika

* Hindistan

* İskoçya

* Meksika

* İspanya

* Japonya

* Avustralya

Gezip görmeden malesef beyninize yeni imgeler gönderemezsiniz...

Hep gördüğünü görerek farklı şeyler yaratamaz beyin dediğimiz o şahaser...

İçerdeki o noktayı tetiklemek istiyorsan," Veni ve Vidi" olayına girmen lazım ki "Vici" diyebilesin...

tabi burdaki "Vici" ile kastettiğimiz daha çok manevi bir mevzu...

sen seni, sonra herkesi

fethedeceksin....

Friday, October 22, 2010

Hangisi ?

I love to love...

or

I love to be loved...

yani...

sevmek için severim mi ?

yoksa sevilmek için severim mi ?

Sakın ha !

şu hayatta iki şeyden sakının...bir  kul hakkı yemek , bir de diğer insanları yargılamak...

eğer bir insanı , yaptığı herhangi bir yanlışından ötürü yargılarsanız, size yüzde yüz garanti ediyorum...o hatayı siz de yapmadan bu dünyayı terk edemezsiniz...

for your information...

patates

kestaneden sonra en çok tutkuyla bağlı olduğum ama içindeki şekerden dolayı uzun zamandır yiyemediğim,

kendisini ne sebze ne de başka bir kategoriye koyamadığım , Hollandalı'nın aardappel ( earth apple ) dediği, benim de "love apple" dediğim,

püresi et sotenin en yakın arkadaşı olan caaanım patates...

seni çok özledim...

kestane

herşey bir yana, kestane bir yana...

kebabı olsun, haşlaması olsun, şekeri olsun...

hiç fark etmez...

yeter ki, kestane olsun...

Annem

Bütün hücreleri merhamet ve sevgiden oluşmuş , tanıdığım en cömert insan...

Tüm çocukluğum boyunca "acaba benim annem bir melek mi ? " şüphesi uyandıran güzeller güzeli  kadın...

Benim ben olabilmemde katkısı en büyük olan insan...

bir kere bile yüzünü ekşittiğini, şikayet ettiğini, biri hakkında kötü bir yorum yaptığına şahit olmadığım kişi...

"sabır en büyük erdemdir" atasözünün yaşayan örneği...

ve en önemlisi ,

tanıdığım egosu en düşük kişi...

iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir evlat, iyi bir kardeş, iyi bir abla, iyi bir dost

kısaca örnek alınacak bir kuL...

Babam

Tanıdığım en dürüst, en namuslu, en sadık insan...kendi içinde dengelerini oturtmuş , çizgisi belli, kendisini ailesine adamış bir baba...gözü karısından başkasını görmeyen mert bir adam...

Ses tonu , ses rengi en güzel erkek...

Vaktiyle yeryüzünde en çok korktuğum insan...

Şu an bu hayattaki en iyi dostum..

Beni en çok güldüren , espri kabiliyetine ve hazır cevaplılığına hayran olduğum kişi...

Çok benzediğimizden mi bilmiyorum ama beni en iyi anlayan insan...

Aslan burcu olup ta kaplana benzeyen , yakışıklı adam...

Bu dünyaya yüzbin defa da gelsem, kendime baba olarak seçeceğim tek insan...

hadi biraz "vocab" çalışması yapalım

balance, harmony, resignation, acceptance, ( 0 ) resistance , affection, empathy, generosity, tranquility, modesty

neredeyse 600.000 kelimelik bir dilden özellikle niçin mi bu kelimeleri seçtim ?

artık onu da siz bulun...

Thursday, October 21, 2010

çok seviyorum Türkçeyi

öyle kelimeler var ki dilimizde, bin tane kelime yan yana gelse bir başka dilde aynı duyguyu veremez...

mesela...

gönüL...sevda...vatan...dost...ana...hasret...ömür...vuslat...merhamet...muhabbet...sohbet

ha bir de , ki en önemlisi

aşk...

Samimiyet ve masumiyet

karşındaki insanda baktın ki bu iki özellik var...sarıl ona...bir daha bırakmamacasına...

ama baktın ki yok...

bir saniye durma...

hemen kaç...

arkana bakmamacasına...

VinciLi Leonardo...seviyorum seni

Leo demiş ki...“There are three classes of people: those who see. Those who see when they are shown. Those who do not see.”

üç grup insan vardır...birinci grup : görenler...ikinci grup : ancak gösterildiğinde görenler ve üçüncü grup : görmeyenler...

yani göremeyenler...sen yırtınsan da görmemekte ısrar eden, bakan körler...

 ama asıl tehlike, bu son grubun çoğunluğu oluşturma riskidir...

aman ha...mahvoluruz

Bilgi

En büyük güçtür...daha doğrusu doğru bilgi en büyük güçtür...kirletilmemiş muhteviyatı çarpıtılmamış, gerçekleri yansıtan bilgi...

eğer kandırılmak istemiyorsanız, bilgiye kendiniz ulaşacaksınız...çok okuyacaksınız...yanlış yönlendirilmelerden kaçacak ve kendi akıl süzgecinizden de geçirdikten sonra doğruluğuna inandığınız bilgiyi zihninizde tutacaksınız...

kısaca...

okuyacaksınız...

 hem de bol bol...

Yeryüzü melekleri

Anybody that helps you grow is an angel to you...geçenlerde biryerde okudum ve çok hoşuma gitti...

kim ki gelişmenize, büyümenize, bilgilenmenize, daha nitelikli bir yaşam sürmenize yardım ediyor , size yol gösteriyorsa, o sizin meleğinizdir...bir nevi şahsınıza tahsis edilmiş bir melek olarak görün o kişiyi...

sahipsiz olmadığımızı, yalnız olmadığımızı ve hala dünyada iyiliğin olduğunu bilmek ne kadar güzel değil mi ?

zaten iyilerin ve iyiliğin yüzü suyu hürmetine ayakta değil mi bu dünya ?

aksi olsa, ben bu satırları yazamıyor, siz de okuyamıyor olacaktınız...

Hayat

" Hayatı yaşamanın iki yolu vardır...biri...sanki hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak...diğeri de...sanki herşey mucizeymiş gibi yaşamak...ben ikincisine inanıyorum." der Albert Einstein

Alın bir tane gülü elinize...inceleyin bir karıncayı yakından...bakın gözlerine yeni doğmuş bir bebeğin...
izleyin kaplumbağları...

hala mucizeyi göremediyseniz, körlüğün en tehlikelisine yakalanmışsınız demektir...

tek çare bir mucizedir...

belki görmeye başlarsınız...

avatarını seviyor musun ?

her alemin yani her boyutun kendi kanunları vardır...o boyutta "var" olabilmenin şartları vardır...

mesela burada olmak için "bedene" ihtiyaç vardır...ruhun kıyafetidir beden...

herkes biliyordur milyonlarca üyesi olan sanal oyunları...kendi karakterini yarattığın sanal dünyadaki sanal yaşamlar...

aynaya baktığında gördüğün senin avatarın...

filmdeki sakat askerin o boyutta var olabilmesi için kendisine yüklenilen özel program sayesinde edindiği yeni bedeni...

yani sen buradaki bedeninle ancak burada var olabilirsin...o yüzden o bedene iyi bak...onun kıymetini bil...ona iyi davran

Cennet Cehennem

İşten eve yorgun argın gelmişsin...yapıyorsun bir fincan Türk kahvesi...oturuyorsun pencerenin kenarına...koyuyorsun sevdiğin bir CDyi başlıyorsun kendini sıfırlamaya...hele bi de yağmur yağıyorsa...

Cuma akşamı...saat 18.30 falan...Fanya'dasın...Hüseyin getirmiş sütü, dizmiş sofraya mezeleri...labadadan peynirden hafif hafif olaya girmişsin...arkada Müzeyyen Senar..."kimseye etmem şikayet" diyor...e biz de etmiyoruz...keyifler yerinde...başlıyoruz sohbete...

Mayıs ayı...gün batımı...hava kızarmış...sahilde yürüyüş...insanlarda bir iyimserlik...baharın büyüsünden herkes nasibini almış...

yani demem o ki...

Ölümün ötesinde arama cenneti...

sen yarat...çünkü zaten cehennemi de sen yarattın...

nasıl mı ?

burası zaten sen içinde kendi cennetini yaratabil diye "cennet olarak" yaratıldı...ama sen ne yaptın ? sen savaştın...sen aklını kullanmadın...sen yükselemedin...

" Yarattıklarımın en şereflisi " kelamına ters düştün...sen doğaya ve kendine ihanet ettin...

sen "insanı kamil olma yolunda ilerleme" vaadini tutmadın...

düştün kendi açtığın çukurun içine...

çık bakalım...

???????? & BEN

az kişiyi ama çok severim...

az insana vize vardır benden ama alanlar kalbimde istedikleri  kadar yaşayabilir...

bazısını ancak belli bir vakit içersinde çok şey paylaşmanın sonucunda seversiniz...

bazısını da gördüğünüz ilk andan itibaren...

bu sıkça olmaz...

nadir olur...ama sonunda şöyle derken bulursunuz kendinizi "gerçekten yanılmamışım"

son zamanda bana bunu söyleten biri var...

isim vermem ama onu size anlatabilirim...

bir kere dışı kadar içi de...

bir kere aklı kadar yüreği de...

ve son olarak

 ismi ...

ama ne isim...

Bir taşla iki kuş

Sınıfta oturmuş iki eküri durmadan konuşuyorlar, hocanın ve tüm sınıfın dikkatini dağıtıyorlardı...ya sabır çeken hoca en hinayetinde çareyi çocuklardan birini dışarıya çıkarmakta buldu...

aslında "leave the class at once " zılgıtını yiyen öğrenci, diğerine nazaran daha az hakkediyordu sınıftan atılmayı...haliyle afra tafra yaparak yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerlerken, hoca şöyle deyiverdi " you dont know who you're dancing with"...kasıtlı söylemişti hoca bu cümleyi, çocuğun anlamayacağını bilerek...

çocuk otomatik olarak döndü ve "pardon anlayamadım" dedi...

hoca da yanıt olarak "şimdi anladın mı ingilizcenin önemini?"

hoca bir başka ders daha vermişti....aslında cezalandırdığı çıkan çocuk değil, diğeriydi...

" benim yüzünden oldu...o değil, ben hakediyordum sınıftan atılmayı"

suçluluk duygusu yüzünü kızartmıştı...

Bu duruma uygun , bizde de karşılığı olan bir İngiliz atasözü vardır...

 " to kill two birds with one stone"

Wednesday, October 20, 2010

KeLam

Ne istiyorum biliyor musunuz...

herkes ettiği kelama dikkat etsin...boş boş konuşmasın...o güzelim kulaklar, müthiş birer ilahi tasarım olan o kulaklar...boşu boşuna durmuyorlar durdukları yerlerde...

bir de, tek de değiller iki taneler...

lütfen kullanalım o kulakları...

ama inatla kullanmayacağım diyorsanız...

o zaman Allah sizi bildiği gibi yapsın...

Aşk dediğin

çeşit çeşit değildir...

tek bir pırlantadır...

ama pırlanta tek fasetalı değildir...

ama yine de hangi yüzüne bakarsan bak, baktığın aynı pırlantadır...

yani sen beni sevdiğini sanarken aslında ait olduğum o pırlantayı seviyorsun

ama farkında değilsin...

kompleksiz erkek var...yok değil...kim mi ?

Kim olduğunu söylemeden bir konuya değinmek isterim...

Eğer bu dünyada barışın ve huzurun yeşermesini istiyorsanız, önce kadınların çiçek açmasına izin vermelisiniz...

Eril ve dişil enerji dengelenmedikçe sakın ama sakın bu dünyada huzuru bulacağınız yanılgısına kapılmayın...

Bunu vaktiyle başaran kimlerdi biliyor musunuz ? Orta Asya Türkleri...yani oryantal zihinle henüz tanışmamış olan atalarımız...

ama bir müddet sonra sana sen olduğun unutturuldu...

yine bir müddet sonra sana sen olduğun hatırlatıldı ...Selanik üzerinden bir güneş doğdu...

peki bir tek sana mı doğdu O güneş ?

tabi ki hayır...bütün bu coğrafyaya doğdu, aydınlansın diye...Hak'kıyla yerine getirdi misyonunu

ve gitti...

şimdi gelelim diğer konuya...

kompleksiz erkek nasıl olur ?

1. Güçlü kadını sever ve kadınını güçlü görmekten müthiş bir zevk alır

2. Kadınının zekasından asla korkmaz

3. Kadınının zerafetinden, bilgi ve görgüsünden keyif alır

4. Kısaca kadınıyla gurur duyar

Onu şeytanla bir tutup ezmeye kalkmaz...

Erkek dediğin kadınının yanından yürür...

5 metre önünden değil...

UYARI

Türkçe okuduğunuz her yazı şahsıma aittir ve noterden tasdiklidir...BiLine

Ramiz ve 4K

Ramiz niye tuttu bu kadar sizce ? çünkü Ramiz nesli tükenmiş olan bir türün temsilcisidir de ondan...

Ramiz, mertliğin, yürekli olmanın, kadınına ve sevdiği her varlığa sahip çıkmanın adıdır...

Ramiz, kaypaklığın, korkaklığın, kalleşliğin ve kancıklığın karşısında durabilen gücün adıdır...

kısaca Ramiz, aslında olmayanı oynayan ütopik bir karakterdir...

bir hayalin adıdır...

ama ben o hayali sevdim be kardeşşş...

kaçan kovalanırdı bir zamanlar

ne tatlı duygudur o...kovalanacağını bilerek kaçmak...

geçenlerde kaçim dedim...

arkama bir baktım...

kimse yok...

ey erkekler

Uyanın...

Sanıyorsanız ki kadınlar sizin için giyiniyor, süsleniyor püsleniyor, alışveriş yapıyor...büyük yanılgı içindesiniz...

çünkü kadını yöneten en büyük güdülerden biri  diğer kadınlara "nispet yapmaktır "

yani o kendini sana değil, bana göstermeye çalışıyor...

söylemedi demeyin...

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

*Cömertlik ve başkalarına yardım etmede akarsu gibi ol

*Şevkat ve merhamette güneş gibi ol

*Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol

*Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol

*Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol


* Hoşgörürlükte deniz gibi ol

* Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

derinlik şekilleri

herşeyde olduğu gibi, bu da gerçek ve sahte olmak üzere ikiye ayrılır...ama biz gerçek olanının üstünde duralım....sahte olanını sahipleriyle başbaşa bırakarak...

Derinlik öyle iki günde kazanılacak bir olgu değildir...hele ki tek boyutlu asla değildir...malzemesi boldur...
ruhani, manevi, insani ve de bilinç boyutlarıyla çok zengin ve renklidir...

tüm boyutlarıyla zuhur ettiğinde, sahibi sahte olan herkes ve herşeyden kaçmaya başlar...

o kadar derinleşir ki kendi derinliği sığ gelmeye başlar...

Artık O burada değildir...

2 parantez

Sonsuzluğu düşünün...

sonra sonsuz enerjiyi...

sonra da kendi sonsuzluğunuzu...

sonra buraya gelerek ilk parantezi attığınızı...

sonra da burdan giderken ikinci parantezi...

..................(........)..................

              ( ö.m.ü.r )

Anlatabildim mi ?

iki farklı kader...

Vaktiyle büyük şehirlerin birinde iki kız kardeş yaşarmış...zamanı geldiğinde ikisi de evlenip barklanır..

Biri sevdiği aşık olduğu adamla evlenir ve çok mutludur...aklen, kalben ve bedenen uyumları herkesi imrendirmektedir...zaman geçtikçe aşkları daha da kuvvetlenir...keyiflerine diyecek yoktur...

Diğeri de evlenmiş ama mutsuzdur...ilişkilerinde tam bir huzursuzluk ve uyumsuzluk hakimdir...her gün ayrı bir cehennemdir...hayat bir işkenceye dönmüştür onun için...

Aradan 2 yıl geçer...

1 ay arayla iki kardeş te dul kalır...

Mutlu olanın kocası trafik kazasında vefat etmiştir...diğeri de tek celsede, şiddetli geçimsizlikten boşanmıştır...

Şimdi size sorsam..

birinden birini seçmek zorunda kalsanız, kardeşlerden hangisinin kaderini yaşamayı seçerdiniz ?

Çanakkale Türküsü

çanakkale içinde aynalı çarşı,
ana ben gidiyom düşmana karşı,
of gençliğim eyvah.

çanakkale içinde bir uzun selvi,
kimimiz nişanlı kimimiz evli,
of gençliğim eyvah.

çanakkale üstünü duman bürüdü,
on üçüncü fırka yürüdü,
of gençliğim eyvah.

çanakkale içinde bir dolu testi,
analar bacılar ümidi kesti
analar babalar mektubu kesti,
of gençliğim eyvah.

çanakkale içinde vurdular beni,
ölmeden mezara koydular beni,
of gençliğim eyvah.

http://fizy.com/#s/1ahufq ( ahu fg ;)

Dedemin şarkısı

Yeşil ördek gibi daldım göllere
Sen düşürdün beni dilden dillere
Başım alıp gidem gurbet illere
Ne sen beni unut ne de ben seni

Sevdiğim cemalim güneşim ayım
Seni seven aşık çeker ezvahın
Getir el basayım kelamullahın
Ne sen beni unut ne de ben seni

Gel seninle bir ahduman kuralım
Bağlanalım bir karara varalım
Verdiğimiz sözde hemen duralım
Ne sen beni unut ne de ben seni

http://fizy.com/#s/1aj14n

Sevdiklerim

* Sevmekten kim usanır

* Akşam oldu hüzünlendim ben yine

* Kimseye etmem şikayet

* Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim

* Benzemez kimse sana

* Dönülmez akşamın ufkundayım

* Leyla bir özge candır

* Bir gönül vardı bende

* Yine bir sızı var içimde

Benzemez kimse sana

Müzeyyen Senar'ın seslendirdiği o müthiş şarkılardan bir tanesi...ben bu şarkıyı Müzeyyen Senar'ın kendisine hediye ediyorum...çünkü kendisine benzeyen bir tane daha bir ses yok bu ülkede...

O yüzden Allah'a teşekkür ediyorum bu güzel ruhu, bu güzel sesi bizim milletimize bahşettiği için...







http://fizy.com/#s/1aiyg2

Tuesday, October 19, 2010

Uyarı

Tüm Türkçe yazılar şahsıma aittir...Noter tasdikleri vardır...biline!

Monday, October 18, 2010

Einstein...Great spirits have always encountered violent opposition from mediocre minds

* A person who never made a mistake never tried anything new.

* All religions, arts and sciences are branches of the same tree.

* Anger dwells only in the bosom of fools.

* Any intelligent fool can make things bigger and more complex... It takes a touch of genius - and a lot of courage to move in the opposite direction.

* Any man who can drive safely while kissing a pretty girl is simply not giving the kiss the attention it deserves.

* Common sense is the collection of prejudices acquired by age eighteen.


* Everyone should be respected as an individual, but no one idolized


* Few are those who see with their own eyes and feel with their own hearts


* Great spirits have always encountered violent opposition from mediocre minds.

* He who can no longer pause to wonder and stand rapt in awe, is as good as dead; his eyes are closed.


* I have no special talent. I am only passionately curious.

* I shall never believe that God plays dice with the world.


* If you can't explain it simply, you don't understand it well enough


* Imagination is more important than knowledge.

* Insanity: doing the same thing over and over again and expecting different results


* Intellectuals solve problems, geniuses prevent them.

* Isn't it strange that I who have written only unpopular books should be such a popular fellow?

* It is my conviction that killing under the cloak of war is nothing but an act of murder.

* It is only to the individual that a soul is given.

* It is strange to be known so universally and yet to be so lonely.

* It should be possible to explain the laws of physics to a barmaid.

*Gravitation is not responsible for people falling in love

Blinding ignorance does mislead us. O! Wretched mortals, open your eyes...Leonardo da Vinci

* There are three classes of people: those who see, those who see when they are shown, those  who do not see.
* As a well-spent day brings happy sleep, so a life well spent brings happy death
* He who wishes to be rich in a day will be hanged in a year.
* Nature never breaks her own laws. * Nothing strengthens authority so much as silence.
* Simplicity is the ultimate sophistication.
* The human foot is a masterpiece of engineering and a work of art.
* Where there is shouting, there is no true knowledge.
* Who sows virtue reaps honor.
* Why does the eye see a thing more clearly in dreams than the imagination when awake?
* Where the spirit does not work with the hand, there is no art.

Serving others - food for thought

Idea_2 You have not lived until you have done something for someone who can never repay you. John Bunyan Do all the good you can. By all the means you can. In all the ways you can. In all the places you can. At all the times you can. To all the people you can. As long as ever you can. John Wesley If you can't feed a hundred people, then feed just one. Mother Teresa

Life's most persistent and urgent question is, 'What are you doing for others?' Martin Luther King, Jr.

God has given us two hands - one to receive with and the other to give with. We are not cisterns made for hoarding, we are channels made for sharing. Billy Graham


Character - food for thought

Idea_2 'The ultimate measure of a man is not where he stands in moments of comfort, but where he stands at times of challenge and controversy.' Martin Luther King, Jr.

'Leadership is a combination of strategy and character. If you must be without one, be without the strategy.' Gen. H. Norman Schwarzkopf

'Leadership is doing what is right when no one is watching’ George Van Valkenburg

'Try not to become a man of success, but rather a man of value.' Albert Einstein

'Character is what you have left when you've lost everything you can lose.' Evan Esar

'A good character is the best tombstone. Those who loved you and were helped by you will remember you when forget-me-nots have withered. Carve your name on hearts, not on marble.' Charles Spurgeon


Yaz

Yaz en sonunda geldi…hoş geldi…sefalar getirdi…madem geldi biz de şu duayla  karşılayalım onu…adına da “yaz duası” diyelim…

Yağmur duası oluyor da yaz duası neden olmasın…

Bu yaz huzurlu keyifli bereketli geçsin…sağlık ve afiyet bizle olsun…muhabbetli geceler günler olsun…barış ve sevgi evreni doldursun…ve tabi ki bu yaz aşkla dolsun, aşkla taşsın…doldukça taşsın , taştıkça dolsun…

Amin diyelim, duamız gerçek olsun …

Bilgili Sevgili

practise makes perfect

Amerikalılar çok kullanır bu cümleyi...

Ne kadar çok pratik yaparsanız o kadar iyi hale gelirsiniz o konuda…

E bizim konumuz da ezelden beri aşk olduğu için, size bir egzersiz önereceğim…

Yalnız bana düzenli olarak her gün yapacağınıza söz vereceksiniz…

Her gün yeni bir şeyler öğreneceksiniz ve öğrendiğiniz her ne ise bunu o kişiyle  paylaşacaksınız…bu bir yemek tarifi olabilir, ünlü bir yazarın biyografisi olabilir,Shakespear’den bir alıntı olabilir…her şey olabilir anlayacağınız…

Basit değil mi ?

Neden böyle bir egzersiz önerdiğimi merak ediyorsanız söyleyeyim…

Sevgiyi yanında bilgiyle paylaştığınızda, karşınızdaki kişiye bir yerine iki şey vermiş olacaksınız…bu bir

 bu egzersiz sizi bilgili bir sevgili yapacaktır…bu da iki

Seçim

“Hayat seçimlerden oluşur” diye başlattı muhabbeti rakı sofrasında üstat adı pek lazım değil

İster yıpranır yara alır, sürüklenir ve bazen de yozlaşırsın…

İstersen de bulaşmazsın etrafa beklersin onu…senin için biçilmiş olanı…

Bazısı için önemli olan saf kalabilmektir…bazısı için  bu çok ta önemli değildir…

“Burada kimseyi ayıplamıyoruz, kimseyi de takdir etmiyoruz” diye devam etti konuşmasına rakısından bir yudum alarak…
“Dediğim gibi…hayat seçimlerden oluşur…bedelini ödeyip sorumluluğunu üstlendiğin sürece problem yoktur…”
Sonra bana döndü ve sordu…

“ taş olsa çatlardı…hala onu mu bekliyorsun?”

Sonsuz kere "şu an"

Kitaplarda okuyup ta öğrendiğim ama daha şimdilerde anlamını çözdüğüm bir cümle var…

Geçmiş zaman veya gelecek zaman diye bir şey yoktur , sadece şu an vardır…

Ben buna ekleyerek diyorum ki…sonsuz kere şu an var…

Eğer o “şu an” içinde yüzüp genişleyebiliyorsak ne ala…ne mutlu bize…

İşte o zaman derinleşebiliyoruz…

İşte o zaman sığ olanlar bizi anlayamıyor…

İşte o zaman ben onlara  ve o anlara acıyorum…

Sevgi

Hayat aynı hayat ama herkes başka başka , farklı farklı şeyler görüyor baktığında…

Ayna tek ama yansımaları çeşit çeşit…

Teklikten çokluk…çokluktan teklik…

Ona bakıyorum…

Ve gördüğüm tek şey sevgi…

İLham

Gönüller için ilham vakti…

Geldiği an geri çevrilmeyecek yegane dosttur o…

Muhabbetine doyum olmayan efkarlı dosttur o…

Sana senden konuşur…

Sana senin sırrını açandır o…

Aralık

Herkesin bıraktığı aralık farklıdır…

Bazısının gönül kapısı sonuna kadar açıktır, istesen de kapatamazsın…

Bazısı yarı aralık bırakır, korkudan…

Bazısı hiç açmaz,

zalimlikten…

kıssadan hisse

Günlerden bir gün üç kişiye üç kelime verilir…ve bu kelimeleri kullanarak birer cümle kurmaları istenir…

intikam…nefret…kin

Birinci kişi şu cümleyi kurar : Bu dünyada üç arkadaş vardır…bunlar birbirlerinden hiç ayrılmazlar…der ve devam eder…intikam nefret ve kin…

İkinci kişi şu cümleyi kurar : kin, nefret ve intikamla beslenir…kin ateştir, diğerleri de onu her daim parlatan hava…

Üçüncü kişi ise         : ………………………………………..


Çıkarılacak  sonuç : insan,  anlamını bilmediği şeylerden bir şeyler yaratamaz…

Aldatmak nedir ?

Aldatmak çok az sevdiğin halde, biraz sevdiğin halde veya hiç sevmediğin halde, hala o kişiyle beraber olmandır…

kim acaba ?

Şu dünyada en çok sevdiğin  kişilerden biri kim diye sorsalar ve hadi anlat bize onu deseler, derim ki isim vermem ama buyurun dinleyin…


Sabah güneşi gibi parlar, güneşi kıskandırırdı…Şen kahkahalarıyla ölüyü güldürür…Güzelliğiyle başları döndürür…Sinirliyken bakışlarıyla adamı öldürürdü…


Yaşlıyken bile güzeldi…bazısına hayat cömert davranır güzelliği dağıtırken…o da onlardan biriydi…yalnız hayat bir adaletsizlik daha yapmıştı …içi, dışından da güzeldi…o yüreği bu dünyaya geldiği günkü kadar temiz,güzel ve sevgi doluydu…nasıl geldiyse, öyle gitmişti anlayacağınız…


Bir kere babamla bir konuşmalarına şahit olmuştum…atlardan bahsediyorlardı…atları ne kadar çok sevdiğini ve belki Ankara’daki çiftliğe birkaç tane at alacağından bahsediyordu…ama bu isteğini yerine getirmek bir türlü nasip olmadı…yalnız,
Kader  kendisini affettirmek için olacak ki, ona atlı bir yar nasip etmişti…ve hep şöyle derdi.. "ben hep bir at istedim, ama Allah bana üzerinde süvarisiyle beraber olanından verdi"




Şimdi sevmesin, beni de çok severdi…